25 Temmuz 2013 Perşembe

Kompleks Sistem Nedir?

İlk olarak Kambriyen canlılarında ortaya çıkan göz, duyarga, ayak, ağız, mide gibi kompleks organlar, aynı zamanda birer kompleks sistemdirler. Canlıların ayrılmaz bir parçası olan kompleks sistemler, temel birtakım özellikler sergilemektedirler.
Kompleks sistemin ise anlamı şudur: Kompleks sistem, birbiriyle ilişki halinde olan çok sayıda küçük parçadan meydana gelir. Aynı zamanda bu sistem, çevresindeki yapılarla da sürekli olarak alışveriş içindedir. Kompleks sistemi meydana getiren parçalar, birbirleriyle sürekli bir ilişki halindedirler ve kompleks sistemin işlev görebilmesi için tek bir parçanın çalışması yeterli değildir. Tüm parçalar bu uyumun ve karşılıklı ilişkinin gerektirdiği şekilde aynı anda, en kusursuz şekilde görevini yapmak zorundadır.
Kompleks yapıya "göz"ü örnek verebiliriz: Göz, pek çok alt parçadan meydana gelmektedir. Bu parçaların her biri birbiriyle bağlantı halindedir. Gözün alt parçaları, görme işlevini yerine getirecek özelliklere sahip değildirler. Gözün görebilmesi için, tüm parçaların aynı anda aynı kusursuz şekilde üstlendikleri görevleri yerine getirmeleri gerekmektedir.
Göz, pek çok alt parçadan meydana gelmiştir. Gözün görebilmesi için, her parçanın aynı anda, bir arada çalışması gerekir. Göz, bu özelliğiyle "kompleks bir sistemdir". Kambriyen canlılarının bedenleri de, benzer niteliklere sahip olduklarından, kompleks sistem özelliği gösterirler. Yaklaşık 530 milyon yıl öncesine ait kompleks sistemlerin varlığı ise, evrim teorisi için büyük bir yıkımdır. Kambriyen canlıları, bir kez daha yaratılış gerçeğini ilan etmiştir.
"Göz" örneği üzerinden tanıtmaya çalıştığımız komplekslik, yaşam formlarının tek bir hücresinde hatta hücrenin bir proteini kadar temel seviyesinde dahi kendini gösterir. Ve bu gerçek, Darwinizm'in "tesadüfe dayalı küçük değişimler" iddiasının önündeki en büyük engeldir. Çünkü bilindiği gibi rastlantısal etkiler daima yıkıcıdır. Kompleks bir sisteme isabet eden herhangi bir rastlantısal mutasyon, onun tek bir parçasını bile bozulmaya uğratsa, sistem tam anlamıyla çökecektir. Dolayısıyla bu etki, gözün tüm sistemine etki edecektir. Bir radyoya isabet eden aşırı akım onu bozacaktır.


Sahip olduğumuz her bir hücre, mühendislerin üretme kapasitesinin çok ötesinde kompleks mekanizmalara sahiptir. Kambriyen canlıları ise, çeşitli işlevler gören, bir çok kompleks hücrenin oluşturduğu, kompleks varlıklardır. Canlı tarihinin daha ilk başında ortaya çıkmaları ise, evrim teorisini geçersiz kılmaktadır.



 
Akıl sahibi hiç kimse bunun radyoyu bir televizyona dönüştürmesini beklemez. Dolayısıyla bir göze isabet eden rastlantısal etki de, onu kaçınılmaz olarak bozulmaya uğratacaktır. Burada şu gerçeği hatırlatmakta fayda vardır: Rastlantı olarak nitelendirilen olayları yaratan da Allah'tır. Dolayısıyla gerçekleşen olay, Allah'ın kaderde belirlemiş olduğu, planlı bir olaydır. Ancak bazı insanlar bunu "rastlantı" şeklinde yorumlarlar.
Bir canlı sistemi, bir saatle kıyaslanmayacak kadar büyük bir komplekslik içerir. Buna rağmen, saat gibi mekanik bir sistemde bile tesadüfi bir değişim, onu işlevsiz hale getirecektir. Böyle bir etkinin, bir canlı organizmada nasıl köklü yıkımlar gerçekleştireceği ise çok açıktır.
Rastlantı diye adlandırılan şey, Allah'tan bağımsız bir şey değildir. Örneğin bir tomar kağıdı yere fırlattığımızda her bir kağıt rastlantısal olarak belirli bir yere düşecektir. Olay rastlantı olarak adlandırılır ama aslında her bir kağıdın düştüğü yer Allah'ın Katında bellidir. Herhangi bir tesadüfi mutasyonun gelişimi de rastlantısal olarak adlandırılır. Ama bu mutasyonu da, onun olumsuz etkisini de yaratan Allah'tır. Kompleks sistemler, rastlantısal etkiler sonucunda yıkıma uğramaya mahkumdurlar. Darwinist filozof Daniel C. Dennett, bunu şu şekilde kabul ve ifade eder:
Milyarlarca hücreden meydana geliriz ve tek bir insan hücresi kendi içinde, mühendislerin üretme kapasitesinin çok ötesinde kompleks mekanizmalara sahiptir.90
Dolayısıyla biyolojik kompleks sistemler tesadüfi değişimler değil ancak Allah'ın yaratması ile ortaya çıkabilir. Moleküler biyolog Michael Denton bir saati örnek vererek bu durumu şöyle izah eder:
Bir saat veya canlı sistem gibi kompleks yapılarda, tüm alt birimler hassas bir şekilde birbirleriyle bütünleşmiş durumdadır. Böyle sistemlerde değişiklik meydana getirmek komplekstir, çünkü her bir alt birim, diğer tüm işlevsel alt birimlerle uyumlu olmak zorundadır. Herhangi bir önemsiz değişikliğin, birbiriyle etkileşim halinde olan birçok alt sistemde, bilinçli olarak yönlendirilmiş, telafi edici değişimler gerektirmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla, birbirinden bağımsız değişiklikler yoluyla yönlendirilmemiş evrimin, bir canlı organizma kadar kompleks bir sistemde, nasıl köklü bir yeniden-tasarım üretebileceğini anlamak zordur. Virüslerden memelilere kadar, canlılarda köklü değişimler yapılmasına önemli bir engel, bu entegre kompleksliktir.91
"Kompleks sistemi oluşturan alt birimlerin, birbirleriyle hassas bir şekilde bütünleşmiş oldukları" gerçeği, günümüzde olduğu gibi, hayvanların tarihinin en erken döneminde aynen karşımıza çıkmaktadır.

İlk Kompleks Canlılar

Darwinist teori açısından bakıldığında, Kambriyen dönemi, sergilediği biyolojik komplekslik seviyesi için fazlasıyla "erken" bir dönemdir. Çünkü Darwinist teorinin iddiası, canlıların sahip oldukları kompleks yapıları, uzun zaman dilimlerinde, kademeli olarak kazandıkları şeklindedir. Buna göre yaşam formları, hayali evrimsel tarihlerinin başında "ilkel" özelliklere sahip olmalı, kompleks özellikler ancak uzun bir evrim sürecinden sonra kazanılmış olmalıdır.
Allah'ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitaptadır. Hiç şüphesiz
bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır.
(Saffat Suresi, 22)
Oysa hayvanların tarihi, bunun tam tersi bir tablo ortaya koymaktadır. İlk hayvanlar, günümüz hayvanlarıyla aynı beden yapısını; göz, duyarga, ayak, ağız, mide gibi kompleks organları paylaşmaktadırlar. Dolayısıyla "komplekslik", hayvanların tarihinde "geç" değil, "erken" gelen bir özelliktir. Daha doğru bir deyişle, en başlangıçta vardır. Kuşkusuz bu, Darwinistler adına büyük bir bilmecedir. Marshall Kay ve Edwin H. Colbert isimli evrimci araştırmacılar, bu konunun son derece kafa karıştırıcı olduğunu şu sözlerle ifade etmişlerdir:
Trilobitler gibi arthropodların kompleks formlarını da içeren ilk Kambriyen'de, çeşitli organizmaların başlangıcı şaşırtıcıdır... Eğer bu canlılar basit olsalardı, kayıtlarda fazla miktarlarda organizmaların belirmesi şaşırtıcı olmayacaktı. Neden bu tür kompleks organik formlar 600 milyon yıl önceki kayalarda bulunuyorlar ve sonra yok oluyorlar veya iki milyar yıl öncesine ait kayıtlarda farkına varılmıyorlar?.. Eğer hayatın evrimi gerçekleştiyse, Kambriyen'den daha eski kayaların içinde olması gereken fosillerin yokluğu kafa karıştırıcıdır.92
Bu evrimci araştırmacıların "bilmece" kavramına sığınarak örtbas etmeye çalıştıkları gerçek şudur: Tüm bu organların, günümüzden yüz milyonlarca yıl önce, "bir anda" ortaya çıkması, Darwinizm'i başlı başına geçersiz kılmaktadır. Erken kompleksliklerin Darwinizm'e etkisinin neden böyle yıkıcı olduğunu göstermesi açısından Kambriyen ekosistemlerindeki komplekslikleri örneklendirmek, bunları Kambriyen öncesi komplekslikle karşılaştırmak ve erken kompleks canlılardan trilobiti ve onun sahip olduğu mükemmel gözü tanıtmak faydalı olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder