25 Temmuz 2013 Perşembe

Evrimcilerin Yol Arayışları: Kambriyen İçin Ürettikleri Hayali Teoriler

Kambriyen patlamasının çapı ve öneminin anlaşıldığı süreç, aynı zamanda evrimciler için büyük bir bilmecenin ortaya çıktığı bir süreç olmuştur. Ünlü bilim dergisi Trends in Genetics (TIG), Şubat 1999 tarihli sayısında bu konuyu ele almış ve Burgess Shale'deki fosil bulgularının, evrim teorisine göre bir türlü açıklanamadığını kabul etmiştir:
Küçük bir mekanda bulunmuş olan bu fosillerin, evrim biyolojisindeki bu büyük sorunla ilgili hararetli tartışmanın tam merkezinde yer alması oldukça garip gözükebilir. Fakat bu tartışmalara neden olan şey, Kambriyen devrinde yaşayan hayvanların, fosil kayıtlarında şaşırtıcı bir bollukta ve birdenbire belirmeleridir. Radyometrik tarihlendirmelerin daha kesin sonuçları ya da giderek artan yeni fosil bulguları ise, sadece bu biyolojik devrimin aniliğini ve alanını keskinleştirmiştir. Yeryüzünün yaşam potasındaki bu değişimin büyüklüğü bir açıklama gerektirmektedir. Şu ana kadarbirçok tez ileri sürülmüş olsa da, genel fikir hiçbirinin ikna edici olmadığıdır."127
Burgess Shale fosillerinden birkaçı. Evrim destekçileri, bu özel canlıların varlığını açıklamak için bilim dışı teoriler geliştirmeye başladılar.
Kambriyen kayalıklarında ortaya çıkan canlılar ve uzmanların bu canlılar üzerinde yaptıkları araştırmalar, her detayıyla evrimsel bir sürecin yaşanmadığını ortaya koyar niteliktedir. Bu gerçek, Darwin de dahil olmak üzere, tüm evrimcileri yoğun bir paniğe sürüklemiş ve onları, şimdiye kadar savundukları tüm iddiaları tekrar gözden geçirmek zorunda bırakmıştır.
Kambriyen'deki bu ani çıkışı beklemeyen Darwinistlerin bir kısmı, savundukları teoriden şüphelenmeye başladılar. Bir kısmı da, bu deliller ile artık kesin olarak yalanlanmış olan evrim teorisini ayakta tutma çabasına giriştiler. Bu çabanın sonucunda, birbirinden tümüyle farklı, hiçbir tutarlılığı olmayan, hiçbir bilimsel delile dayanmayan, hiçbir şekilde akla ve mantığa uymayan birbirinden abartılı ve saçma teoriler ürettiler. Amaç, uzun yıllar yok saydıkları, fakat delillerin çokluğu nedeniyle kabul etmek zorunda kaldıkları Kambriyen patlamasına evrimi bir şekilde dahil edebilmekti. Zooloji, popülasyon genetiği, moleküler ve hücre biyolojisi konularında uzmanlığı olan ve yaratılışı savunan bilim adamlarından Dr. Raymond G. Bohlin, bu şaşırtıcı ve boş çabayı şu şekilde anlatıyordu:
O halde bu canlıların evrimlerinin uzun tarihinin kanıtları nerede? Buna verilen alışılmış cevap Kambriyen devrinden öncesine ait bulunması gereken fosil tabakalarının henüz keşfedilmemiş olduğu idi. Fosiller sadece kayıptı! Ne kadar da uygun! Sonuçta bu, Darwin'in ve onu takip eden pek çok evrimcinin bahanesiydi. Ancak Kanada, Grönland, Çin, Sibirya ve Namibia'daki son keşiflerle, jeolojik bir an içinde meydana gelen söz konusu biyolojik yaratıcılık döneminin tüm dünyayı sarmış olduğu anlaşıldı. Bu durumda her zaman kullanılan bahanenin artık tutar yanı kalmamaktaydı. Evrimciler, yaratılışı savunan değişim dalgalarına katılmadıkları için, evrimsel değişimlerin doğası ile ilgili zor sorular sormaya zorlanmaktalardı. (...) Darwinizm her zaman, bizim zaman algımız dahilinde idrak edilemeyecek kadar ağır bir aşamalı değişim şeklinde ifade edilirdi. Evrim teorisi, büyük evrimsel değişikliklerin sadece, türler ve büyük gruplar arasındaki ara formların sayılarını ve tiplerini belirleyen fosillere baktığımızda görülebileceğini iddia ediyordu. Ama Kambriyen patlaması aşamalarla oluşum dışında her şeydi ve tanımlanamayan ara formlar tamamen kayıptı.128
Dr. Ray Bohlin
Evrimciler gerçekten de bu konuyla ilgili bütün hayal ürünü olasılıkları dile getirdiler. Fakat çok büyük bir hata yapıyorlardı. Teorilerini üretirken, bu canlıların "evrim geçirmediklerine" ihtimal vermiyorlardı (veya ihtimal veriyor fakat bunu kabul etmek istemiyorlardı). Onların "yaratıldıkları", Allah'ın emri ile orada, o anda var olduklarını düşünmüyorlardı. Her şeyi kusursuz şekilde ve bir düzen içinde yaratan Allah'ın bu mükemmel canlı sisteminde de kusursuzluk ve bir düzen yarattığını fark edemiyorlardı. Onların, başka hiçbir açıklamaya izin vermeyecek derecede mükemmel ve hiçbir tartışmaya gerek bırakmayacak düzeyde sistemli yaratıldıklarını hesap edemiyorlardı. Oysa Allah, bu gerçeği bundan yaklaşık 1400 yıl önce indirdiği Kuran ile bildirmişti:
O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)
İşte Kambriyen patlamasına "evrimsel açıklama" niteliğinde öne sürülen teorilerin çıkış noktası, yaratılış gerçeğine karşı olan bu itirazdı. Burada bu teorileri inceleyip açıklamamızın nedeni, evrimcilerin, bu büyük yaratılış harikası karşısında düştükleri zor durumu gözler önüne sermek, nasıl çözümsüz kaldıklarını tarif edebilmektir. Geliştirdikleri teorilerin ne kadar boş ve saçma temellere dayandığını gösterebilmektir. Evrimcilerin, Allah'ın kusursuz yaratışı karşısında her zaman olduğu gibi ne kadar büyük bir açmaza girdiklerini bir kez daha ortaya koymaktır.
Evrimciler, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler, evreni ve tüm canlıları Allah'ın yarattığı gerçeği sürekli olarak karşılarına çıkacaktır. Ve Allah'ın kurduğu düzende daima bir kusursuzluk hakim olduğundan, yaratılış gerçeği dışında öne sürdükleri tüm açıklamalar da sürekli olarak bilimsel bulgularla yalanlanacaktır. Bunlar daima temelsiz ve desteksiz kalacak, evrimi ayakta tutmak adına öne sürülen her teori gibi, onlar da mutlaka geçersiz kalacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder