Kartopu Dünya teorisi, Kambriyen patlamasının evrim teorisinde meydana getirdiği onarılması imkansız hasarı örtbas etmek, dikkatleri bundan uzaklaştırmak için kullanılan bir kılıf gibidir. Teori aslen yeryüzünün eski jeolojik devirlerde çok yoğun buzul çağlarından geçtiğini iddia etmektedir. Teoriyi savunan bilim adamları, günümüzden 750 ila 590 milyon yıl önceki dönemde, her biri 10 milyon yıl kadar süren buz çağları yaşandığını, kalınlığı 1 km'ye varan buzulların ekvatora kadar inerek dünyayı bir kartopuna dönüştürdüğünü iddia etmektedirler. 1960'lı yıllardan beri tartışılmakta olan teori, Harvard Üniversitesi'nden biyolog Paul Hoffman ve Dan Schrag tarafından 1990'lı yıllarda daha da geliştirilmiştir. Bu iddiaya göre, Prekambriyen'de, kutuplardan ekvatora kadar tüm yeryüzü, istisnasız "her yer" buz katmanı ile örtülüydü. Sıcaklık yeryüzünün tümünde –4000C'ydi. Tropik bölgelerde, hatta ekvatorda bile. Yine iddiaya göre, son buzul çağı, 10-20 milyon yıl boyunca varlığını devam ettirmişti.
Evrimcilerin Kambriyen canlılarının hayali evrimsel oluşumuna bir kılıf gibi kullanmaya çalıştığı iddia ise bundan sonrasıyla ilgiliydi. İddiaya göre bu buzul çağının sonunda aniden global ısınma başgöstermiş ve tüm buzlar erimişti. Yeryüzü bu döneme girmeden önce var olan yaşam formları tek hücrelilerden ibaretti. Sonra her nasılsa, birbirinden eşsiz, mükemmel ve kompleks çok hücreli canlılar eriyen buzulların arasında bir anda evrimleşivermişti!
Masal anlatmak işin kolay yanıydı elbette. Örneğin evrimci bir internet sitesinde, bu bilimsel olduğu iddia edilen teori şu üslupla anlatılmaktadır:
Ve buzlar sıcaktan erimeye başlayınca, teorisyenler bu erime işleminin oldukça hızlı olması gerektiğini ve bu işlemin tamamlanmasının en az 100 milyon yıl sürmesi gerektiğini öne sürdüler. Denizlerde sıcaklıkların artması sonucunda, bugün hem kapsama alanı bakımından hem de sertlik açısından bizim gördüğümüz hiçbir şeye benzemeyen tayfunlar ve büyük kasırgalar meydana gelmeliydi. Hava çılgına dönmeliydi. Fırtınalar yüzyıllar boyunca sürebilirdi. Fotosentetik siyano bakteriler hızlıca açık havaya ısı yaymaya başladı. Kalın buzların olmadığı sığ sahillere ısı yaydı ve tüm ekosistemi ısısı ile birlikte taşıdı. Böylelikle, Kambriyen patlamasında gördüğümüz evrimsel bir adaptasyon patlaması meydana geldi.129
Kartopu Dünya teorisinde ortaya atılan böylesine büyük bir sözde donma olayı, evrimci bilim adamlarını heyecanlandırmıştı ama bunun sadece teoriden ibaret olduğunun hepsi farkındaydı. Böyle bir donma olayı olmuş olsa bile, bunun artık bir geri dönüşünün olması mümkün olmazdı. Bu dondurucu etki, Dünya'nın sonsuza kadar ıssız bir yer olarak kalmış olmasını gerektiriyordu. Mevcut tüm yaşamı ortadan kaldırmalı ve insan da dahil olmak üzere, hiçbir canlının gelişimine olanak vermemeliydi. Nitekim, New Scientist dergisinin 12 Nisan 2003 tarihli sayısında, bu sözde büyük donma olayında bakteri veya alglerin varlıklarını sürdürmüş olup olmayacakları sorusu ile ilgili olarak New Hampshire'daki Dartmouth Üniversitesi'nden Kevin Peterson'un şu sözlerine yer verilmiştir:
Bunun için imkansız diyemem. Yaşam hakkında konuşurken hiçbir zaman 'imkansız' diyemezsiniz, çünkü oralarda bir yerlerde sizi yalanlayacak bakteriler mutlaka vardır. Ama bu örnekte bunun olması oldukça zor. Tüm Dünya'yı dondurup ardından yaşamın ayakta kalmasını bekleyemezsiniz.130
"Yaşam hakkında konuşurken hiçbir zaman 'imkansız' diyemezsiniz, çünkü oralarda bir yerlerde sizi yalanlayacak bakteriler mutlaka vardır. Ama bu örnekte (kartopu haline gelmiş Dünya'da) bunun olması oldukça zor. Tüm Dünya'yı dondurup ardından yaşamın ayakta kalmasını bekleyemezsiniz."Kevin Peterson
Burada ortaya atılan "evrimsel adaptasyon patlaması" ifadesi ise, tamamen içi boş bir laftan ibaretti. Değişen iklim koşullarıyla tek hücrelilerin çok hücrelilere dönüşümü senaryosu arasında bağlantı olarak öne sürülebilecek hiçbir bilimsel dayanak yoktu. Bu yüzden evrimciler, hangi hayali evrimsel mekanizmaların hangi aşamalarla devreye girerek 50 farklı filumu meydana getirmiş olabileceği konusuna hiç değinmemişlerdi.
Örneğin, eriyen buzullar nasıl olup da tek hücreli canlıların DNA'sına yeni genetik bilgi eklemişti? Tek hücreli organizmanın DNA'sı iklim koşullarının meydana getirdiği hangi etkiyle göz, bacak, anten gibi kompleks organların genetik bilgisini kazanmıştı? Bu senaryoyu destekleyen deneysel kanıtlar nelerdi? Örneğin laboratuvar ortamında çok düşük ısılarda bekletilen bakterilerin, yeni genler kazanarak bir çok hücreliye dönüştüğü gözlemlenmiş miydi?
Bunlar evrimciler için açıklamasızdır. "Nasıl olduysa oldu, iklim koşulları değişince yepyeni ve çok daha kompleks canlılar aniden evrimleşti" tipinde masallarla konuyu geçiştirmeye çalışmalarının sebebi de budur.
Kartopu Dünya teorisi, yeryüzündeki ani canlı çeşitliliğini evrim yoluyla açıklayabilmek için ortaya atılmış teorilerden biriydi. Buna göre, günümüzden 750 ila 590 milyon yıl önceki dönemde, her biri 10 milyon yıl kadar süren buz çağları yaşanmıştı. Kalınlığı 1 km'ye varan buzulların ekvatora kadar inerek Dünya'yı bir kartopuna dönüştürdüğü iddia ediliyordu. İddiaya göre, bu buzul çağının sonunda aniden global ısınma başgöstermiş ve tüm buzlar erimişti. Bu ani değişiklik, her nasılsa birbirinden farklı canlıların aniden belirmelerinin sebebi olmuştu. Canlıların nasıl meydana geldikleri konusunda hiçbir bilimsel delil getiremeyen, sayısız imkansızlıklarla dolu olan bu teori, söz konusu evrimi açıklayamadığı gibi, Kambriyen patlaması ile büyük bir zaman farkı da ortaya koyuyordu.
Kartopu Dünya teorisi ile Kambriyen patlaması arasında bilimsel olarak hiçbir sebep-sonuç ilişkisi bulunmamaktadır. İkisi arasında sadece zamansal bir bağlantı vardır. İkincisi, evrimcilerin iddia ettikleri birinci olaydan sonra meydana gelmiştir, o kadar.
Kısacası Kartopu Dünya teorisiyle çok hücrelilerin kökeni arasında bağlantı kurma çabası hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bir çabadır. Bunu destekleyen evrimciler, körü körüne bir inancın takipçisidirler. Nitekim BBC internet sayfasında konuyla ilgili yayınlanan bir makalede yer verilen şu sözler bunun göstergesidir:
Teorinin lehine kullanılabilecek birkaç ümit verici delilden söz edilebilir ama problem şu ki, bu deliller ve Kartopu Dünya teorisi, doğa kanunlarına baş kaldırmaktadır.131
Yeryüzünde eğer, Kartopu Dünya teorisyenlerinin iddia ettikleri gibi bir donma olayı olmuş olsa bile, bunun artık geri dönüşünün olması mümkün olmazdı. Bu dondurucu etki, Dünya'nın sonsuza kadar ıssız bir yer olarak kalmış olmasını gerektiriyordu. Yeryüzünde daha önce var olmayan canlıların hayali bir evrim sorucunda aniden belirmelerini değil...
Elbette doğa kanunlarına başkaldıran sözde delilleri izleyerek Kartopu Dünya teorisinin peşinden gitmek, akılcı bir davranış olamaz. Akılcı olan davranış, bu teorinin hiçbir bilimsel dayanak olmaksızın, ideolojik olarak savunulan bir masal olduğunu görmek, canlıların gerçek kökeninin ise Allah'ın kusursuz yaratması olduğunu kabul etmektir.
Bir evrim taraftarı olan ve Kartopu Dünya isimli kitabı ile bu teoriyi benimsetmeye çalışan Princeton Üniversitesi bilim yazarlarından Gabrielle Walker, New Scientist dergisine yazdığı makalede ve kitabında bu konuyla ilgili olarak şunları söylüyordu:
Var olan alternatif hikayelerin hiçbiri, en dramatik evrimsel buluşlardan birini açıklayamıyordu – tek hücrelilerden çok hücrelilere geçişi. (…) Kartopu fikrindeki problem, Kambriyen patlamasının yaklaşık 545 milyon yıl önce meydana gelmiş olmasıdır. Buna göre, Kartopu sona erdikten sonra 45 milyon yıl geçmiştir. Bu süre, elde yanmış bir kibrit ile oturup patlamanın gerçekleşmesini beklemek için çok çok uzun bir süredir. Bunu Paul (Hoffman) bile itiraf etmektedir.132
Elbette tek sorun "zaman" değildir. Oxford Üniversitesi Zooloji bölümünden Andrew Parker, In the Blink of An Eye (Bir Göz Kırpmasıyla) adlı kitabında Kartopu Dünya iddiasının geçersizliğini şu şekilde ilan eder:
(Bu fikir) Evrim sürecinin baştan itibaren önceden belirlenmiş olduğunu varsayıyor. Prekambriyen dönemine ait tüm hayvan filumlarının, solucan şeklindeki canlılarının, Kambriyen formlarına dönüşmek için can attıkları ama buzun onları oldukları halde tuttuğu gibi bir durumla karşı karşıya bırakılıyoruz. Daha sonra, buz eriyor ve tekrar evrimin devreye girme vakti geliyor. Bu objektif bir görüş değil. Daha önce değerlendirdiğimiz gibi, neden düzgün bir solucan şekli değişmek zorunda? Eğer evrim süreci daha önceden belirlenmişse, neden buzun altındaki suyun içinde de devam etmedi? Kambriyen patlamasının nedenleri ile ilgili bu zorlukla ortaya atılan açıklama üzerindeki ikinci en büyük şüphe rakamların tutarsız olmasıdır. Kambriyen patlaması 543 ve 538 milyon yıl önce gerçekleşti. En son Kartopu olayı ise en geç 575 milyon yıl önce sona erdi. Dolayısıyla bu iki olay arasında en az 32 milyon yıllık bir fark vardır. Bu bir gerçektir. Tüm bunların sonucunda Prekambriyen Kartopu olayının Prekambriyen dalgalanmasında büyük rol oynama ihtimali olsa da, bu olay Kambriyen patlamasını açıklayamamaktadır.133
Andrew Parker, bir evrimci olmasına rağmen, Kartopu iddiasındaki çelişkileri ve mantık bozukluklarını bu sözlerle açıkça belirtmekte, böyle bir iddianın pek çok yönden tutarsız olduğunu tüm detaylarıyla vurgulamaktadır. Kartopu Dünya teorisinin geçersizliği, pek çok evrimci bilim adamı tarafından ittifakla kabul edilmiş durumdadır.
Kartopu Dünya teorisinin sunduğu sayısız belirsizliği ortadan kaldırabilmek için alelacele yeni bir teori ortaya atıldı. Oksijen teorisi, hayali evrimsel kökeni açıklayabilmek için bazı evrimciler tarafından sözde cankurtaran gibi görüldü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder