25 Temmuz 2013 Perşembe

Kambriyen Öncesi Yeryüzü

550 milyon yıldan daha yaşlı olmayan Kambriyen kayaları en eski hayvan fosillerini içeriyordu – arthropodlar, yumuşakçalar, brachiopodlar ve diğerleri. Bunların aşağısında hiçbir hayvan fosili yoktu. Darwin'in kendisi de kabul etmekteydi ki, doğal seleksiyon ile evrim teorisi, bütün bu canlıların türedikleri önceki popülasyonları içine alan bir tarihe sahip olmalıydı. Bilim adamları sayısız önerilerle geldiler; canlıların evrimindeki bu kritik aralıkta bulunan fosilleri barındıran kayalıklar aşınmış veya metamorfoza uğramıştı. Veya canlılar taze su kaynaklarının bulunduğu göllerde ortaya çıkmış ve hemen arkasından okyanuslara gitmişlerdi. Bunların hiçbiri tatmin edici değildi. Ve Kambriyen döneminin başlangıcını tanımlayan zengin hayvan fosilleri, bir muamma olarak kaldı.16
Prekambriyen dönemi (Kambriyen öncesi dönem), Dünya'nın oluşumundan Kambriyen dönemine kadar olan süreye verilen isimdir. Dünya'nın yaşının yaklaşık 4.6 milyar yıl olduğu kabul edilmektedir. Bu dönemdeki en eski organizmalara ait doğrudan kanıtlar ise 3.5 milyar yıl öncesine aittir. Bunlar siyanobakteri (cyanobacteria) adı verilen, denizlerde yaşayan ve fotosentez yapabilen bakteri kolonilerinin bazı katmanlarda bir halı gibi serilmiş kalıntılarıdır. Siyanobakteriler, prokaryot tipi tek hücreli canlılardır. Yaklaşık 2 milyar yıl kadar önce ökaryot tipi hücreler fosil kayıtlarında belirmiştir. Bunlar, hücrelerindeki DNA çekirdek içinde paketlenmiş olan ve zarla kaplı organellere sahip olan hücrelerdir (Bu özellikler prokaryotlarda bulunmaz). Yeryüzü, günümüzden 3.5 milyar ila 600 milyon yıl önceki dönemde, sadece prokaryot ve ökaryot tipi tek hücreli organizmalara ev sahipliği yapmıştır. Dolayısıyla yaşam formları, yeryüzü tarihinin yaklaşık %85'inden fazlasında ancak tek hücreli canlılardan ibarettir.
Çok hücreli organizmalar ise ilk olarak 600 milyon yıllık kayalıklarda ortaya çıkmaktadırlar. Bunların çoğu, yorumlanmaları güç olan ve varlıkları çamur tabakalarında bıraktıkları kurumuş izlerden anlaşılan organizmalardır. Yapı olarak genellikle yassıdırlar. Görünürde hiçbir organa sahip değildirler. Gözleri, hareket etmelerini sağlayan uzantıları, kısacası kompleks fizyolojik sistemleri yoktur.
Dolayısıyla Prekambriyen döneminde, yaşam formları çok geniş zaman dilimleri boyunca tek hücreli canlıları barındırmış, ancak Prekambriyen'in sonunda -çoğunun niteliği belirsiz- çok hücreliler ortaya çıkmıştır.
Kambriyen dönemi, Prekambriyen'in bu tekdüzeliğine kıyasla geniş çaplı ve ani bir yeşerme gibidir. Bu yeşerme, hiçbir organa sahip olmayan canlıların hakim olduğu dönemin perdesini kapatmış, biyolojik kompleksliğin olağanüstü boyutlarda artış gösterdiği, ekosistemlere sahip, yepyeni bir dönem başlatmıştır. Bu dönemde, dünyanın her yerinde, aşağı yukarı aynı zamanda, kabuklu deniz omurgasızlarının mükemmel çeşitleri ortaya çıkmıştır.
Gerçek şu ki, Allah zerre ağırlığı kadar haksızlık yapmaz.
(Bu ağırlıkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kılar ve kendi yanından pek büyük bir ecir verir. Her ümmetten bir şahid getirdiğimiz ve onların üzerine seni şahit olarak getirdiğimiz zaman nasıl olacak?
(Nisa Suresi, 40-41)
Ortaya çıkan canlı grupları anatomik olarak birbirlerinden kolaylıkla ayırt edilebilen, özgün beden yapılarına sahiplerdi. Bunlar, günümüzde de örnekleri bulunan eklembacaklılar, brachiopod'lar (duyargalarına yakın kabukları bulunan omurgasız) ve yumuşakçalar gibi filumlardı. Kambriyen'de ortaya çıkan filum sayısı, yorumlara göre değişmekle beraber, ortalama 50 civarındaydı. Kambriyen canlılarının bazıları, daha önce yaşamış hiçbir canlının sahip olmadığı göz, solungaç, duyarga, ayaklar, mide gibi kompleks organlar ve kompleks fizyolojik sistemlerle donanmıştı. Kısacası, günümüz okyanuslarında gördüğümüz sert kabuklu omurgasızların tüm tipik formları ilk olarak Kambriyen denizlerinde belirmişti.
Niles Eldredge
Prekambriyen dönemini önemli kılan, evrimcilerin, Kambriyen patlaması sonucunda ortaya çıkan fosillerle ilgili bir ipucu sağlayacak, bunların hiç gerçekleşmemiş evrimleri hakkında delil verebilecek bir dönem olduğunu düşünmeleriydi. Evrimcilere göre, Kambriyen patlamasının tüm delillerinin, Prekambriyen devrinde ortaya çıkmaları gerekiyordu. Kambriyen'e ait canlıların tüm hayali ataları, Prekambriyen'de kendilerini göstermeliydiler. Aksi takdirde, canlıların evrimi senaryosu, bir senaryo olmaktan öteye gidemeyecek ve rafa kaldırılacaktı. Nitekim öyle de oldu.
Kambriyen canlılarının özellikleri keşfedildikçe, Prekambriyen devri çok daha büyük bir öneme sahip oldu. Ancak zamanla artan araştırmalar, daha da artan bulgular, bu dönem ile ilgili olarak yalnızca şu bilgileri veriyordu: Prekambriyen döneminde tek hücreli canlılardan başkası yaşamamıştı. Yapılan detaylı araştırmalar, bundan fazlasını göstermiyordu. Bulunan fosiller, yumuşak bedenlerinden örnekler bırakmış olan bu canlılara aitti. Fosiller, kompleks canlıların evrimsel ataları ile ilgili herhangi bir bilgi vermiyor, durumu evrimciler açısından çok daha zorlaştırıyordu. Kaliforniya Üniversitesi'nden Botanik Profesörü evrimci Daniel I. Axelrod, Prekambriyen kayalıklarının, aradıkları fosilleri vermediği gerçeğini şu şekilde açıklıyordu:
Jeoloji ve evrimin çözülmemiş en büyük problemlerinden biri, tüm kıtalardaki alt Kambriyen kayalarında çeşitli, çok hücreli deniz omurgasızlarının ortaya çıkışı ve çok daha uzun bir dönem boyunca bunların kayalıklarda olmayışıdır.17
Söz konusu bulguların açığa çıkardığı gerçek şudur: Evrimcilerin sürekli olarak karşılaştıkları fosil kayıtlarındaki boşluk, Prekambriyen yataklarında tekrar karşılarına çıkmıştır. Siyaset bilimci ve aynı zamanda bir evrimci olan Robert G. Wesson, evrimcilerin görmezden gelemeyecekleri fosil kayıtları gerçeği ile ilgili şunları söylemiştir:
Fosil kayıtlarındaki boşluklar bir gerçektir. Herhangi bir önemli kolun fosil kaydının yokluğu, oldukça şaşılacak bir şeydir. Türler genellikle veya hemen hemen durağandır, (...) sınıflar hiçbir zaman yeni türlere veya sınıflara evrim göstermemekte, ama birbirlerinin yerine geçmekte ve bu değişim neredeyse ani olmaktadır.18
Fosil bilimcilerin ortaya çıkardıkları gerçek; dört milyar yıl önceki manzaranın, bundan 600 milyon yıl öncesine kadar değişmemiş olduğudur. Bu uzun dönem, tek hücrelilerin barındığı ıssız bir dünya ortamını tarif eder. Evrimciler bu büyük boşluğa açıklama getirebilmek için çok uğraşmışlardır. Ancak şimdiye kadar getirilen tüm iddialar geçersiz kalmış ve Prekambriyen'e ait hayali ara geçiş boşluğunu dolduracak herhangi bir delile rastlanmamıştır.
Bazı evrimciler, kendileri açısından zor olan bu durumu çeşitli şekillerde açıklamaya çalışırlar. Örneğin evrimci Niles Eldredge, şu açıklamanın ardına sığınmıştır:
Erken Kambriyen'deki ara geçiş formlarıyla ilgili pek fazla kanıt göremiyoruz, çünkü ara geçiş formları yumuşak bedenli olmalı ve bu nedenle de fosil bırakmaları muhtemel olmamalıdır.19
Aslında Eldredge'in veya herhangi başka bilim adamının bu açıklamayı yapmış olmaları şaşırtıcıdır. Çünkü onlara göre, kabuklu Kambriyen canlılarının hayali kökeni her ne ise, mutlaka kompleks varlıklar olmalıdır. Zorlukla bulunabilen yumuşak bedenli canlılar değil.
Fosil kayıtlarında, hiçbir ara geçiş fosili yoktur. Timsahlar timsah, sincaplar sincap, tavşanlar da tavşan olarak iz bırakmışlardır. Bu gerçek, evrimcilerin tüm canlıların hayali atalarının oluşmasını bekledikleri Kambriyen dönemi için de böyledir. Canlılar, hiçbir ara geçiş özelliği göstermeden, hiçbir hayali ataya sahip olmadan, tam kompleks halleriyle fosil kayıtlarında bir anda belirmişlerdir.
Üstelik, yapılan bu açıklama bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Çünkü Prekambriyen döneminde yaşamış, tek hücreli canlılara ait fosiller oldukları gibi kalmışlar ve araştırmacılara pek çok örnekler sunmuşlardır. Ayrıca, Kambriyen canlılarının pek çoğunun sinir sistemleri de dahil olmak üzere yumuşak dokularının büyük bölümü fosil kalıntılarında kalmış durumdadır. Bu durumda, yumuşak yapılı hayali ara geçiş canlılarının fosil kalıntısı bırakmadıkları iddiasını, Prekambriyen ve Kambriyen kayalıkları baştan geçersiz kılmaktadır.
Nitekim Eldredge, bu konu ile ilgili olarak şu itirafta da bulunma ihtiyacı hissetmiştir:
Çok hücreli yaşamın ani çeşitliliği ile ilgili hala oldukça büyük bir problem var. Bunda hiçbir şüphe yok. Bu gerçekten şaşılacak bir şey.20
Eldredge ile birlikte "sıçramalı evrim" teorisini gündeme getiren ve bu teori ile Kambriyen canlılarına açıklama getirmeye çalışan Stephen Jay Gould'un bu konudaki itirafı ise, çok daha açıklayıcıdır:
Canlılığın tarihinde açık bir gelişme bulunamamasını, fosil kayıtlarının en kafa karıştırıcı gerçeği olarak görüyorum.21
Olaylara objektif bakan ve mantıklı düşünen bir insan için aslında bunda şaşırtıcı hiçbir yön yoktur. Yeryüzü, yaşanmamış bir geçiş süreci ile ilgili bilgi vermemektedir ve bu son derece doğaldır. Çünkü evrim süreci diye bir şey yoktur. Prekambriyen kayalıklarında tek hücreli canlıların fosilleri ele geçmiştir, çünkü o dönemde yaşayan yegane canlılar onlardır. Geride bıraktıkları kalıntılar ve o dönemde Dünya'nın ve atmosferin özelliklerine dair veriler bu gerçeği kanıtlamaktadır.
Ne Prekambriyen dönemde ne de bu dönemin öncesinde ve sonrasında yaşanan bir evrim yoktur ve fosiller bunu en güzel şekilde delillendirmektedirler. Fosiller, günümüzden milyonlarca yıl önce yaşamış olan canlıların birer yaratılış harikası olduklarını ve Allah'ın üstün gücü ile bir anda, kusursuz şekilde var edildiklerini göstermektedir. Evrimcilerin tek dayanağı olan paleontoloji, yaratılış gerçeğini kanıtlamış ve evrim teorisini açıkça geçersiz kılmıştır. (Detaylı bilgi için bkz. Ara Geçiş Açmazı, Harun Yahya, Araştırma Yayıncılık) Evrim savunucularının bir kısmı bunu kabul etmişlerdir. Fakat bazı evrimciler tarafından bunun kabul edilmesi, zaman alacak gibi görünmektedir. Glasgow Üniversitesi'nden jeoloji profesörü evrimci Neville George, Prekambriyen canlılarının hiçbir ara geçiş örneği sunmaması gerçeğinin, "özel bir yaratılış" dışında hiçbir açıklaması olmadığını şu sözlerle itiraf eder:
Temel hayvan gruplarının evrimsel bir kökeni olduğunu ve bunun özel bir yaratılış olmadığını kabul ettiğimizde, Prekambriyen kayalıklarında filumların tek bir üyesinin bile hiçbir şekilde fosil kaydı bırakmamaları, Darwin döneminde olduğu gibi, şu anda hala açıklamasızdır.22
Prekambriyen döneminde yaşayan tek hücreli canlıları var eden, onlar için bir yaşam tarzı belirleyen ve onların tüm durumlarını bilen Allah'tır. Müthiş çeşitliliğe sahip Kambriyen canlılarını ortaya çıkaran, onlara birbirinden farklı özellikler verip onları birlikte yaşatan da Allah'tır. Allah, tüm varlıkların Yaratıcısı'dır. Evrimciler bu gerçeği görmedikleri, açıkça kabul etmedikleri sürece, yeryüzü tarihine ait tüm gerçekler onları şaşırtmaya, onları çaresiz bırakmaya devam edecektir. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
Yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O'dur; bu O'na göre pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce misal O'nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Rum Suresi, 27)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder