Darwin'in teorisi, günümüz yaşam formlarındaki tüm kompleksliğin, milyonlarca yıl sürdüğü farz edilen, hayali evrim sürecinde ortaya çıktığını iddia ediyordu. Bir yunusun sonar sistemi, bukalemunun dili, kuşun kanadı veya bir ahtopotun kolları gibi kompleks yapılar bu varsayıma göre daha alt sistemlerden aşama aşama ortaya çıkmış olmalıydı. Teori, hayali evrim sürecinin başlangıç noktasına, bu kompleks sistemlerden hiçbirine sahip olmayan, hayali ilk hücreyi yerleştiriyordu. Dolayısıyla, Darwinizm'e göre, yaşam formlarının iddia edilen evrimi, doğa tarihi boyunca sürekli basitten komplekse doğru bir gelişim göstermiş olmalıydı. Ancak Kambriyen patlaması bu iddiayı kesin olarak geçersiz kıldı.
Öncelikle Kambriyen döneminde ortaya çıkan canlılar, zaten son derece kompleks yapıda bulunuyorlardı. Biyokimyager D. B. Gower, bu gerçeği şöyle açıklamaktaydı:
En eski kayalarda, ilkel canlılardan gelişmiş formlara doğru, kademeli gelişimleri içeren, seri fosilleri bulamıyoruz. Bunun yerine en eski kayalarda, aniden ortaya çıkan, gelişmiş türlerle karşılaşıyoruz.166
İkincisi, canlıların fosil kaydı, Kambriyen sonrası dönemde yaşamış türlerde de, Darwin'in kademeli gelişim modeliyle zıttı; aşamalı bir gelişim göstermiyordu. 20. yüzyılın önde gelen paleontologlarından George Gaylord Simpson bunu şöyle ifade etmişti:
Bilinen fosil kaydının bir özelliği şudur ki, birçok kategori aniden ortaya çıkar. Şurası artık bir kural haline gelmiştir ki bu kategoriler, Darwin'in evrimle ilgili genel inancının aksine, birbirlerinden son derece küçük değişikliklere sahip olan, öncüllerin serisi sonucunda ortaya çıkmazlar.167
Üçüncüsü evrimciler tüm arayışlarına karşın, fosil kayıtlarında herhangi bir biyolojik kompleksliğin, evrimle ortaya çıktığına dair en küçük bir kanıt dahi bulamadılar. Darwinizm'in 20. yüzyıldaki en etkili savunucularından biri ve Harvard Üniversitesi zooloğu olan Ernst Mayr, evrimcilerin bu çaresizliğini şöyle itiraf etmiştir:
Aşamalar sonucu evrimsel bir yeniliğin ortaya çıktığına dair açık bir kanıt yoktur.168
Komplekslik üzerine araştırmalar yapan evrimci Kevin Kelly ise aynı konuda şu itirafta bulunmaktadır:
Henüz hiç kimse, fosil kayıtlarında, gerçek yaşamda veya bilgisayar yaşamında, doğal seleksiyonun, kompleksliği bir sonraki seviyeye taşımasından kaynaklanan geçiş anlarına şahit olmamıştır.169
Yaşam, zaten kompleks varlıklarla başlamıştı. Kompleksliğin evrimsel olarak arttığına dair hiçbir kanıt ise yoktu. Dolayısıyla doğa tarihi boyunca küçükten büyüğe doğru ilerleyen bir tür komplekslik merdiveni iddiası bir aldatmacaydı. Böylece kompleksliğin doğa tarihinde ortaya koyduğu seyrin, Darwinist senaryo ile taban tabana çeliştiği ortaya çıkmıştır. Fosil tabakaları hakkında uzman kuruluş olan, Amerikan Jeoloji Enstitüsü'nün yayınlarından birinde bu konuyla ilgili olarak şu itiraf yer alır:
Evrimin, giderek daha gelişmiş formlardan meydana gelen, bir merdiven gibi, günümüze doğru ulaştığını öne süren Darwinci görüş, kanıtlara dayanmamaktadır.170
Kompleksliğin, daha basit yapılardan gelişmiş olabileceği iddiasına kanıt toplamaya çalışan bilim adamları, bunun tam tersi durumlarla karşılaşmışlardır. Örneğin omurgalı çenesi, her parçası son derece hassas bir şekilde işlev gören kompleks bir yapıdır. Bu kompleks yapı, Darwinizm'e göre hayali evrim ağacının, alt dallarında bulunan balıklarda daha basit yapıda olmalı, sonraki omurgalılarda ise daha evrimleşmiş olmalıdır. Ama gerçekler bunun tam aksidir: Omurgalıların hayali evrim ağacında aşağılarda yer alan balıklarda, omurga daha gelişmiş durumdadır. Amerikan Doğa Tarihi Müzesi Paleontoloji bölümünden John G. Maisey bu gerçeği şöyle ifade eder:
Evrimsel merdivenimizde aşağıya doğru indiğimizde çene yapısı daha az yerine daha çok kompleks bir hal alır ve balıklarda çene gerçekten de ayrıntılıdır.171
Bu konuda başka bir önemli örnek de, soyu tükenmiş bir eklembacaklı olan trilobitin gözüdür. En eski hayvanlardan birinin bedeninde bulunan bu organın kompleksliğine sonraki hiçbir eklembacaklı erişememiştir. Bu durum sadece trilobite has da değildir. Hiçbir canlı soyu, Darwinizm'in varsaydığı gibi bir gelişim şeklini kanıtlayacak fosil kanıtlara sahip değildir. Stephen J. Gould bu konuda şunları yazmıştır:
İlk trilobitlerin gözlerindeki komplekslik ve görüş keskinliğine sonraki hiçbir arthropod ulaşabilmiş değildir... Yaşamın tarihinde açık bir gelişim yönü bulmadaki başarısızlığı, fosil kaydının en şaşırtıcı gerçeği olarak görüyorum.172
Fosil kayıtları, paleontologlara devamlı olarak, Darwin'in teorisinin bilimsel gerçeklerle ne denli büyük bir çelişki ortaya koyduğunu öğretmiştir. Harvard Üniversitesi Evrimsel biyoloğu Dr. Ernst Mayr'ın itiraf ettiği gibi:
Paleontologlar, uzun süredir Darwin'in küçük aşamalarla değişim şartının, paleontolojinin bulguları ile çeliştiğinin farkında.173
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşıldığı gibi yaşam formlarının doğa tarihi, Darwinizm'le asla açıklanamamaktadır. Kambriyen patlamasında sergilenen komplekslik, zaten son derece ileri seviyededir. Sonraki dönemlerde de canlılar, basitten komplekse doğru gelişmemiş, Yüce Allah onları ilk yarattığından beri aynen korunmuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder