25 Temmuz 2013 Perşembe

Fosil Kayıtları Önemli Bir Gerçeği Göstermektedir: Evrim Yaşanmamıştır

Stephen Jay Gould'un Book of Life (Yaşamın Kitabı) isimli kitabında geçen aşağıdaki sözler, Dünya'da hali hazırda var olan muazzam canlı çeşitliliği hakkında özet bir bilgi verir:
Hayvan yaşamı inanılmaz derecede çeşitlidir, yaşamın diğer altı aleminden çok daha fazladır. Son üç yüzyıl boyunca, bilim adamları 1.5 milyon yaşayan hayvan türü tespit ettiler. Ancak pek çok tür üzerinde henüz çalışma bile yapılmamıştır –özellikle de tropik bölgelerdeki küçük canlılar üzerinde– bunların toplam 5 ila 50 milyon kadar oldukları tahmin edilmektedir. Bu türlerin pek çoğu (tüm türlerin %75'ini genellikle arthropodlar ve parazitler oluşturur) karada yaşarlar. Daha az sayıda türler okyanuslarda yaşar (yaklaşık 295.000 tane tanımlanmıştır). Ama yine de, hayvanlar aleminin en temel bölümlerini, yani filumları –neredeyse filumların tamamını– içeren de okyanuslardır.153
Evrimcilerin, ortaya attıkları teori nedeniyle, bu olağanüstü çeşitliliğin ve bundan önce yok olup gidenlerin tamamının açıklamasını yapmaları gerekmektedir. Bir bakteri hücresinin, nasıl olup da bir balinaya dönüşebileceğini, nasıl olup da milyonlarca hayvan türünü ortaya çıkarabileceğini göstermeleri gerekmektedir. Evrimcilerin, bu türlerin her biri için bir evrimsel süreç senaryosu geliştirmeleri, bunu delillendirmeleri ve bu sürecin gerçekleştiğine dair fosil kayıtlarında izler göstermeleri gerekmektedir.
Ama fosil kayıtlarında bu sürece dair hiçbir iz yoktur. Milyonlarca farklı türün tek bir tanesi bile ara fosil kalıntısı bırakmamıştır. Evrimcilere göre bir bakteri çeşitli aşamalarla balığa dönüşmüş olmalıdır ve bu hayali değişim milyonlarca yıl sürmelidir. Ancak bu uzun süreçte böyle bir değişimin gerçekleştiğine dair tek bir tane ara geçiş formu yoktur. Bakteriler bile kendi izlerini kayalıklar arasında bırakırken, sayısız balık fosili eksiksiz ve en mükemmel halleri ile fosil katmanlarında kendilerini sergilemişken, bunların arasında yer alması gereken garip ara geçiş canlılarının varlıklarından eser yoktur.

Douglas Futuyma: (solda)
Canlılar ... Eğer eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya çıkmışlarsa, o halde üstün bir Akıl tarafından yaratılmış olmaları gerekir.
Jeffrey S. Levinton: (sağda) Kambriyen canlıları dururken, evrimin nasıl mükemmel mekanizmalara sahip olduğu hikayelerinin anlatılması, sudan-karaya, karadan-havaya hayali geçişin abartılı senaryolarının detaylandırılması son derecede anlamsızdır.
Çünkü, evrim yaşanmamıştır. Canlılar evrimleşerek gelişim göstermemişler, birbirlerinden dönüşerek türleri meydana getirmemişlerdir. Evrimcilerin 150 yıldır hikayesini anlatıp durdukları "evrim süreci" bir hayaldir. Evrim teorisinin "tek bir iddiası" bile bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Evrim teorisi, en büyük dayanağı ve en büyük şahidi olması gereken fosil kayıtlarından "tek bir delil" getirememiştir. Evrim teorisinin "tek bir mekanizmasının" bile evrim sağladığı görülmemiştir. Bilimin hiçbir dalı, hiçbir şekilde evrim teorisini desteklememekte, aksine sürekli olarak onu çürütecek deliller sunmaktadır.
Özetle, canlılar evrimleşmemişlerdir.
Evrimcilerin büyük bir dehşet ve derin şok içinde karşıladıkları Kambriyen canlıları, bütün bu gerçeklerin çok çarpıcı bir delilidir. Hayvanlar aleminin tüm temel yapılarını içine alan 50'ye yakın filumun sergilendiği, 530 milyon yıl önceki bu manzara, evrim teorisini derinden çökertmiştir. Evrimciler hala bunun şokunu atlatmaya, bu olağanüstü olayı geçiştirmeye çalışmaktadırlar. Oysa Kambriyen patlaması bir gerçektir ve evrim, bu gerçek karşısında eriyip yok olmuştur.
Berkeley'deki California Üniversitesi'nden Biyokimyacı ve aynı zamanda yaratılış gerçeği savunucularından Duane Gish, bu önemli gerçeği şu sözlerle ifade eder:
Yaratılış inancına karşı olanlar yaşamın tarihindeki bu derin durağanlığı büyük bir sessizlik büyüsü içinde kapatıyorlar. Bunun nasıl olduğu konusunda hiçbir sözde hikaye öne sürmeye kalkışmadıkları gibi, bunu tamamen görmezden geliyorlar. Yaratılış inancına karşı gerçekleştirdikleri polemiklerde tartışmak için bile bu, evrim teorisi açısından oldukça utanç verici.154
Evrimci biyolog Douglas Futuyma ise bu gerçeği şöyle açıklar:
Canlılar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya çıkmışlardır ya da kendilerinden önce var olan bazı canlı türlerinden evrimleşerek meydana gelmişlerdir. Eğer eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya çıkmışlarsa, o halde üstün bir Akıl tarafından yaratılmış olmaları gerekir.155
Kambriyen patlaması bize Futuyma'nın ifade ettiği gibi canlıların yeryüzünde "tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde" ortaya çıktıklarını açıkça göstermektedir. New York State Üniversitesi'nden ekoloji ve evrim profesörü Jeffrey S. Levinton da, Scientific American dergisine yazdığı "Hayvan Evriminin Big Bang'i" başlıklı bir makalesinde bu gerçeği kabul etmekte ve "Kambriyen devrinde çok özel ve gizemli bir yaratıcı gücün varlığını görüyoruz" itirafını yapmaktadır.156
Evrimciler için artık evrimi tartışıp, onun lehine deliller sunmaya çalışmanın bir anlamı yoktur. Çünkü Kambriyen canlıları dururken, evrimin nasıl mükemmel mekanizmalara sahip olduğu hikayelerinin anlatılması, sudan-karaya, karadan-havaya hayali geçişin abartılı senaryolarının detaylandırılması, son derecede anlamsızdır. Paleontologların elinde 530 milyon yıl öncesine dair bir delil vardır ve bu hayranlık uyandırıcı olayın bir açıklamasının olması gerekmektedir. Ancak evrimin dahil olduğu hiçbir açıklama, bu mükemmelliğin nasıl meydana geldiği sorusuna bir cevap getirememektedir.
Bunun gösterdiği gerçek şudur: Bundan 530 milyon yıl önce, yeryüzünde – dünyanın ilk oluşumundan itibaren olduğu gibi- bir yaratılış mucizesi sergilenmiştir. Birbirinden farklı 50 filumun içerdiği birbirinden değişik binlerce türün sayısız bireyi, gözleri, sinir sistemleri, solungaçları, avlarına ulaşabilecekleri uzantıları, yürüyecek ayakları, muhteşem kabukları ve bunun gibi yüzlerce özellikleriyle birlikte yoktan var edilmişlerdir. Kambriyen'de ortaya çıkanlar da dahil olmak üzere tüm varlıkları içine alan hayranlık uyandırıcı canlı yaşamı, sonsuz ilme, sonsuz güce ve sonsuz kudrete sahip olan Allah'ın eseridir. Bu gerçek, evrimciler istese de istemese de gözler önündedir ve batıl, bu gerçek karşısında mutlaka yok olucudur.
Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık. Eğer bir 'oyun ve oyalanma' edinmek isteseydik, bunu, Kendi Katımız'dan edinirdik. Yapacak olsaydık, böyle yapardık.
Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size.
Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur. O'nun yanında olanlar, O'na ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve yorgunluk duymazlar. (Enbiya Suresi, 16-19)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder